DERTLI KEMTERI
ŞİİRLERİN DİLİ DİLDEN DİLE OKUNANLAR.

ÖYLE YANILDIKKİ
İki işçi dövüştüler
Bir o yandan bir bu yandan
Fabrikayı bülüştüler
Bir o yandan bir bu yandan
X
Arkadan öne sürüldük
Çıktık sokağa yürüdük
İki parçaya bölündük
Bir o yandan bir bu yandan
X
Solağan türkü ürettik
Kültürümüzü çökerttik
Arebeski biz yarattık
Bir o yandan bir bu yandan
X
Beyler bizi şişirdiler
Bizi bize düşürdüler
Cümle alem şaşırdılar
Bir o yandan bir bu yandan
X
Kemteriyle konuştular
Konuşarak anlaştılar
Bir biriyle barıştılar
Bir o yandan bir bu yandan
VİCDANSIZLAR
Conilerin danaları
Yürüyorlar vijdansızlar
Savunmasız insanları
Kırıyorlar vijdansızlar
X
Sinsi sinsi duyurmadan
Dünki kanlar kurumadan
Kadın çocuk ayırmadan
Vuruyorlar vicdansızlar
X
Petrol bu işin sebebi
Dolar akar çölün dibi
Cellatlığı bir hak gibi
Görüyorlar vijdansızlar
X
Kemteri savunur hakkı
Budur insanlığın farkı
Kutsal topraklara tankı
Sürüyorlar vijdansızlar
BAŞKA-İMİŞ
Gitme be hey aklım gitme uzağa
Öküzün altında olmaz buzağa
Nasıl oldu böyle düştük tuzağa
Meyer bu kuyuyu kazan başkaymış
X
Yalanlar coğaldı gerçekse öldü
Dürüst olanların çırası söndü
Sandıkki kara kış geriye döndü
Üstümüze esip tozan başkaymış
X
Tarihe karıştı tahta kaşıklar
Devrildi çınarlar söndü ışıklar
Bir lokma bir hırka yaşar aşıklar
Telli tellal gerçek ozan başkaymış
X
Kemteri arayıp gerçegi bulur
Bir güler yüz görse bayramı olur
Yaradan bizleri bağışla nolur
Bu kara yazıyı yazan başkaymışKULLAR PERİŞAN
Milletin halini gören şaşıyor
Turğut gitti çocukları koşuyor
Civan bezmen lüks içinde yaşıyor
Açlıkla savaşan kullar prişan
X
İhtiyacı vardır onun paraya
Maaşıysa merhem olmaz yaraya
Gece vakti giriyorlar sıraya
Emekli kuyrukta hallar perişan
X
Yoksulların yolu düşmez bankaya
Yetimlerin hakkı uçar havaya
Millete cevap ver susma ankara
Dilekçem yırtılmış pullar perişan
X
Beyinsiz aydınlar toplumu satmış
Dış mihraklar yurda bir ateş atmış
Mehmetcikle/ memo/ alkana batmış
Geride kalan dullar perişan
X
İster türkü olsun isterse kürdü
Bir lokma ekmek onların derdi
Bu emri hangi vijdansız verdi
Yıkılmış köylerde yollar perişan
X
Kemteriyim soldurdular gülümü
Hiç bir canlı varlık sevmez ölümü
Hangi vijdan kabul eder zulümü
Yanmıs çoluk çocuk çullar perişanHINCIMI ALAMAM
Kovalayıp yerden yere
Yorsam hırsımı alamam
Kara toprağa mezara
sorsam hırsımı alamam
X
Yürayimin bitmez kini
Yaraladın beni yeni
Kırık kolum ile seni
Vursam hırsımı alamam
X
Yaralar çıksa kaşında
Hasta olsan genç yaşında
Kırk gün kırk gece başında
Dursam hırsımı alamam
X
Kemteriyim yaran derin
Yatak soğuk yorğan serin
Cehennemdir senin yerin
VUrsam hırsımı alamamCOŞAR NİYE DEMEDİNİZ
Gün olurda sabrın senin
Taşar niye demediniz
Beden gitse bile ismin
Yaşar niye demediniz
X
Dost dostun olur uğuru
Tez geçer bahar yağmuru
Äşıklar yärine doğru
Koşar niye demediniz
X
Pir elinden dolu içen
İçipde kendinden geçen
Ateşten gömlegi biçen
Coşar niye demediniz
X
Kemteri yaşar çağları
Pas tutmuş gönül bağları
Sevgi denizi dağları
Aşar niye demedinizEYDİDE GİTTİ
İnce uzun boyu benzer selviye
Yöneldi menzile dönmez geriye
Çekilmez dünyanın çilesi diye
Beyaz gelinligi giydide gitti
x
İçinde bir sevda ona tapardı
Yürekten sevgiyi çekti kopardı
Ela gözlerini açıp kapardı
Kiprikler kaşına deydide gitt
x
Hep ağladı göz yaşını silmeden
Erken çıktı yola vakti gelmeden
Aşkın ateşine düştü bilmeden
Sevdaya boynunu eydide gitti
x
Ey kemteri dön bak gönül nerede
Zalımlar onu düşürmüş derde
Üç tane yavrusu kaldı geride
Mutsuz
ZOR OLUR
Umutlaın yaprak olur dökülür
Bitmez ömür geçmez günün zor olur
Dost dedigin düşman olur dikilir
Bizim ile yola gitmek zor olur
X
Doğruluksa eyer senin meslegin
Arkanda yok ise güçlü destegin
Şerefinle yaşamaksa istegin
Yanar yürek ciyerlerin kor olur
X
Bir densizin bahçesinden geçersen
Yanılıpda gizli sırrın açarsan
Kenteri cahilden korkar kaçarsan
Geniş dünya kämillere dar olurANLAMI NEYMİŞ
Kul felege boyun eymiş
Yaşamın anlamı neymiş
Derman derdin içindeymiş
Aradımda zorla buldum
X
Şu aleme gelmeyeydim
Yar manasın bilmeyeydim
Kör olaydım sevmeyeydim
Derbeder perişan oldum
X
Misler gibi gül kokardım
Bülbüle mahsun bakardım
Toprağı deler çıkardım
Kırdılar dalımı soldum
X
Kemteriyim hakka baktım
Ateş olup bağrım yaktım
Çağlaya çağlaya aktım
Delik kovalara doldum
Senden çektigim Yetmezmi
Eziyetin hiç bitmezmi
Kervanım dosta gitmezmi
Kalda bensiz kurtul hoyrat
X
Yoksullukla bitti ömrüm
Hasretlikle geçti günüm
Yıkılası gurbet benim
Salda kurtul zalım hoyrat
X
Boşa ağlar ana bacı
İniler ler acı acı
Başımda ağaran saçı
Yolda kurtul zalım hoyrat
X
Dile düşürdün adımı
Avuçla içtin kanımı
Kuru cesetten canımı
Alda kurtul zalım hoyrat
X
Kemteri doğalı beri
Her gün artıyor kederi
Bir ufacık mezar yeri
Bulda kurtul zalım hoyrat
ASALAK
İşçinin hakkını savunan tenbel
Hak istemek için çalışmalı el
Hele şöyle yanaş biraz beri gel
Bakalım elinde nasır varmıdır
X
Bekleki dügünü çekesin halay
Şak şakçılar seni yaparlar olay
Sırt üstüne yatıp atması kolay
Aslak kişiden cesur varmıdır
X
Sevgi tarlasına nefreti ekme
Ğam keder bizim aman sen çekme
Elin villasına gözünü dikme
Tenbelin evinde hasır varmıdır
X
Kemteriyim asalağı beslemez
Hakkı olmayanı asla istemez
Serseri olandan mertlik beklenmez
Söyleyin sözümde kusur varmıdır
Haçlı orduları sefere çıktı
Bağdatı basrayı topa tuttular
Petrol için masum kanları aktı
Alevden kaçıyor gökte bulutlar
X
Kanı kanla yıkamazlar söyledik
Coni çölde kazanacak demedik
Öldü çoluk çocuk niye görmedik
Savaşla kırıldı bütün umutlar
X
İslamı islama vurdu kırdırdı
Bu candarma yedi yedi kudurdu
Sam amca geldi tahta oturdu
Iraklılar yurtlarını sattılar
X
Kemteri çaban kaldı yanına
Türk ulusu leke sürdü şanına
Coniler susamış insan kanına
Bu tilkiler çok aslanı yuttular
Kökten dincilerin başı taclıdır
Görünüş müslüman içi haçlıdır
Yurdu kurtardığı için suçludur
Atayla aklını bozan bozana
X
İnsanları bölük bölük ayıran
Sıkıştıkça cinle peri çağıran
Şerriat isterük diye bağıran
Böyle mollalara kızan kızana
X
Çıplaklar bizimmi ? nerden buldular
Bizi üzüp genç nesili soydular
Sarkanla cimcimik meşhur oldular ?
Saçma sapan şarkı yazan yazana
X
Müslüm babaları gençlere örnek
Uyuşturucu ile çabucak ölmek
Bedeni yaralı yırtılmış gömlek
Kafayı çekerek sızan sızana
X
Äşık kemteriye dert yapışıyor
Bizim kültürümüz can çekişiyor
Yeni moda geçlik bak tepişiyor
Top ile pop ile azan azana
Şu aklı erenler bulsun çareyi
Kaşıdıkça azdırdılar yarayı
Görsekte tanımaz olduk parayı
Geçmeyen pullara alışamadık
X
Kemteri benzedi küllenmiş köze
Sevilmez dogru söz batarız göze
Dosluk düşmanlık olsun yüz yüze
Yamuk insanlara alışamadık
Fakire taban vay size uçaklar
İnanın bunlara alışamadık
Mezara sığarmı bu kadar açlar
Kocasız dullara alışamadık
X
Dünyamız huzursuz insanlar bıtkın
Suçlu oluyorsun istersen hakkın
Düzelir bu işler inşallah yakın
Yıllardır çullara alışamadık
X
Gerçek Devrimci halk ozanları
Emegimizi inkar edenler utansın.
1. Aş ık zamani 2. Rıza aslan Dogan 3. Aşık Kemteri 4. Haydar korkmaz
Peşimizden koşan sırtımızı sıvazlayan örgütler nerdesiniz? Biz örgütlere Deyil Halka hizmet ettik pişmanda deyiliz
BİZ BÖYLEMİYDİK ?
Bu Satırları Yazarken Taaa Uzaklara Gittim. Özlemle Hasretle Anacagım Günlere Gittim Ordaki Sanatçıları O Görkemli Konserleri ve Bu Konserleri Engellemeye Çalışan Yol Düşmanlarını . Konuyu Biraz Açarsak Almanyada Oldukça Çok Antifaşist Dedikleri Konserlere Katıldım. Bazanda Alevi Canlarımın Gecelerine Katıldık Alevilerin Gecelerinden Aldıgım Hazzı Anlatamam.Fakat Antifaşist Demokratız Diyenlerin? Konserlerinde Çektigimizi Bir Allah Bilir Birde Biz.Hem Hakkımızı Vermezler Hemde Onların Görüşlerini Savunmamızı İsrarla İsterlerdi? Fikir Özgürlügü Demokrasi Filan Kesinlikle YOKTU Bunlarmıydı? Demokratlar Bunlarmıydı Devrimciler? Bunlar Devrimci Deyil Devirici idi Fakat Geç Anladık Gerçegi.Bizi Usandırdılar İyice Kullandıktan Sonra Bir Kenara Attılar. Şimdi Siz Olunda Bunlara İnanın.Eyer Bu Yapılan Konserlerin Geliri Onlara Gelmiyorsa Bagımsız Bir Konserse Cümle Solcular Bu Konserleri Engellemek İçin Her Türlü Çirkinligi Yaparlardı?Olmazsa Mahzuni Gibi Bir Aşıga Yuh Çekmişlerdi Netice Şu Olurdu Büyük Bir Kargaşa O Konseri İzlemeye Gelen Aileler Kaçarcasına Salonu Boşaltır Bir Dahada Gelmezlerdi Kim Kazandı Kim Kaybetti? Bu Gün Sol Örgütler Taban Bulamıyorsa Bu Geçmişde Bırakılan Bu Kötü Örneklerdendir.Bazı Sanatcı Arkadaşlarım. Yani Yanar Döner? Olan Aşıklar Ozanlar Ya Bir Örgütün İçine Sızdılar Onların Kapı Kulu Oldular.O Örgütün Devirici Ozanı Oldular Daha Sonra Onlarda Kapı Dışarı Edildiler?? Ya Onurlu Gururlu Pirsultanın Torunları Ne Yaptı? Çekildiler Bir Kenardan Bu Rezaleti İzlediler? İçlerini Çekerek Maddi Manavi Yıkılarak? Üretiklei Eserleri Defterlere Gömerek.Bazı Büyük Hocalarda Onların Eserlerini Çalıp Söyleyerek Köşeyi Döndüler Beni En Çok Üzen Gerçek Aşıklar Ozanlar Açlıkla Savaşırken? Bazıları Kırllar Gibi Yaşadılar Yalandan Solcu Oldular? Ar Bilmediler Namus Bilmediler İnanç Bilmediler.Netice Aşıkları Halkın Gözünden Düşürdüler.Meydan Bunlara Kaldı.Gerçek Aşıklar İse Her Birisi Bir Köşede Şükür Ederek Sürünüyoruz? Hakmıydı Adaletmiydi Bu Biz Bu Zülmü Haketmişmiydik? Eline Beline Diline Sahip Olan Pirsultanın Torunları Sahipsiz Korumasız Kaldılar. Gerçi Onları Hak Haksakladı Hızır Bekledi.Bazılarıda Bu Dünyanın Çilesini Çeke Çeke Ahirete Göçtüler.Bu Gün Mahzuni Şerife Yalanda Göz Yaşı Döken Sol Örgütler Onun Saglıgında Azılı Düşmanlarıydı .Ne Kazandınız Elinize Ne Geçti? Bu Satırları Yazan Aşık Kemteri O Günlerin Tarihi Bir Şahididir Bir Çok Aşıkla Ozanla Proglara Katıldım Kendim Geceler Düzenledim.( Olmadı Olmadı Olmadı) Yoruldum Canlar Yordular Bizi Usandırdılar Sebeplerede Kalmasın Şu Anda Sazım Bir Yanda Ben Bir Yandayım Fabrikayı Kapadım Üretimi Durdurdum Buna Sebep Olanlar Utansınlar??Cümlenize aşk.ı niyazımla-
Divrigi”li Halk Ozanı Aşık Kemteri
GEÇTİ GİDİYOR
Yeşil Divriginin.Yıkık Yolundan
Bir Ğarip Kemteri- Geçti Gidiyor
Usanmış Dünyadan- İnsan Oğlundan
Kurtuluş Ölüme- Kaçmış Gidiyor
Nice Uğursuza- Dost Dedi Kandı
Her ana yigit- dogurur sandı
Bagı harap oldu- bahçesi yandı
Yeşil ekinini- biçmiş gidiyor
Irmak oldu. gürül gürül çagladı
Özün dara çekti. hakka bagladı
Hak muhammet ali- dedi agladı
Ela gözlü piri. seçmiş gidiyor
Severdi onu NİCE . pirler dedeler
Onunla yaşadı. gamlar kederler
Salmadı peşini. haram zadeler
Zaten onlar için. hiçmiş gidiyor
Merdani yazamaz. artık başlıklar
Bagrına saplandı. tahta kaşıklar
Sevinin sevinin .sahte aşıklar
Ecel şerbetini. içmiş gidiyor
12 jANUAR 2007
Merdani mert ğardaşıma selamlar
KERKENEZ
Cennet yurdu cehenneme çevirdi
Boyu bosu devrilesi kerkenez
Ormanlarda nice çamlar devirdi
Boyu posu devrilesi Kerkenez
Helel melal dedi haramı tattı
Kanunu yasayı bir yana attı
Koca türkiyeyi yabana sattı
Boyu busu devrilesi kerkenez
Adamdan saydılar ne kadar hiçse
Hırsız çankayaya çıktı ne iş se
Bir hırsız daha var o da mecliste
Boyu posu devrilesi kerkenez
Onu seçen ğafillerin oyudur
Aleviye karşı derin kuyudur
Yavuz sultan selimlerin soyudur
Boyu bosu bosu devrilesi Kerkenez
Leke düştü türkiyemin şanına
Cumhuriyetciler komaz bunu yanına
Ergenekon yalanıyla tanına
Boyu bosu devrilesi kerkenez
Ey Kemteri anlat anlat bitmiyor
Karabasan çöktü kalkıp gitmiyor
Şeriaatcı molla para etmiyor
Boyu bosu devrilesi Kerkenez
04 Aralık 2010
Alevi İslam anlayışı
Alevilik Ali yanlısı olmak demektir, karşılaştığı tüm engellere rağmen, Hakk Muhammed Ali yolundan gitmek demektir. Alevi Ali gibi yaşayandır. Ali doğruların, dürüstlerin, hak ve adalet dağıtanların, yorulmayanların yol önderidir, kılavuzudur. Hz. Ali, Hz. Muhammed’in İslam emanetine sahip çıkan, her şart altında aldığı emaneti koruyan, bu emanetle yaşayan ve emaneti yaşatan inanç önderidir.
Son kutsal din İslamiyet’in özünden gelişen Alevi İslam anlayışı, diğer İslam yorumları yanında kendine ait ibadet şekilleriyle, dini uygulamalarıyla, felsefesiyle dikkat çeken ve insani değerleri her şeyin üstünde tutan bir inanç bütünlüğüdür.
Alevi İslam anlayışı, Tanrı’ya varmada hiçbir şekil şartını ön koşul olarak kabul etmez. Bir Alevi; insanın kamil insan, yani gerçek anlamıyla olgun bir birey olması durumunda Tanrı’ya yaklaşabileceğine inanır. Dört kapı/kırk makam gibi, bir takım öğretileri uygulamasıyla buna ulaşabileceğine inanılan bu inanç sistemi, aslında bin dört yüz yılda kendine ait çok önemli bir tasavvuf felsefi yaratmıştır.
Temel ibadet formu olarak görgü, sorgu, dar, on iki hizmet, kurban gibi kavramların oluşturduğu cemi esas almasının yanı sıra muharrem orucu, müsahiplik, Hızır, nevruz gibi konularda da ciddi ritüeller (uygulamalar) geliştiren Alevi İslam inancında eren, veli, dede, baba, ozan, aşık gibi kimi önder insanların varlığı da çok önemlidir.
Bu insan tipleri örnek alınacak ve bu inanç sisteminin kurallarını en iyi şekilde yaşayan ve yansıtan insan tipleri olmalarıyla geniş kitlelerin rehberleri pozisyonundadırlar.
Kuran, Buyruklar başta olmak üzere çeşitli kutsal ve eğitici kitapların rehberliğinin de önemli olduğu Alevi İslam’da, Türklerin ata müzik aleti olan sazlardan bağlamayla söylenen büyük ozanların kutsal şiir metinleri olan deyişlerin, nefeslerin de gerek inanç dünyasında, gerekse de sosyal yaşamda çok önemli yerleri vardır.
Dağıldıkları tüm coğrafyalarda, temasta bulundukları tüm inanç sistemlerine azami hoşgörü gösteren Aleviler, hiçbir milleti ve inancı birbirinden ayırmadan, birbirinden üstün görmeden, tüm insanlara eşit yaklaşmışlardır, tümünü sevgi ve saygıyla karşılayıp kültürel bir yakınlık göstermişlerdir.
Alevi İslam anlayışında kadın ailenin ve toplumun en önemli parçası, olmazsa olmazıdır. O sadece çocukların annesi, erkeklerin eşi değildir. O aileyi, toplumu idare etmekte erkeğinin yanındaki, ona eşit mesafedeki hayat ve yol arkadaşıdır.
İnanç bazında da kadınlar erkekleriyle yan yanadırlar. Alevi İslam anlayışının diğer İslam anlayışlarından ayrılan temel noktalarından birisi, ibadette de kadının, erkeğinin yanında olmasıdır. Tümüyle örtünmek, saklanmak, gizlenmek Alevi kadınının geleneğinde yoktur. Çünkü Alevilikte insan, insan olarak kutsaldır, önemlidir. O Tanrı katına varabilecek, Tanrısal bir varlık olduğu için, kendini bilen erkek olsun, kadın olsun, eğer gerçek bir Aleviyse hiçbir şeyden kaçınmaz, çekinmez. Bir başka erkekten sakınmasının, onunla konuşmamasının bir anlamı yoktur. O kendini bilendir. O insana yakışanı yapacağı için erkeğiyle bir bütündür.
Aslında bu Türk İslam anlayışının tümünde vardır. Türkler’de kadın toplumda geri planda değildir. Kadını aşağılayan, toplum dışına iten, küçük gören anlayış Türk töresinde de yoktur, İslam’ın özünde de yoktur. Ama tarihler boyunca gelenekler; din ve dini kurallar, kaideler olarak kabul ettirildikleri için bazı vahabi anlayışlar dini emre dönüştürülmüştür. Bundan da bazıları çıkar sağlamışlardır. Tüm bunlara rağmen bugün Anadolu’da ve Rumeli’nde Türküyle, Kürdüyle İslam’ı benimseyen tüm topluluk içinde kadına en geniş hoş görü Aleviler tarafından gösterilmektedir.
Alevi İslam anlayışı aynı zamanda Bektaşi, Mevlevi, Nusayri gibi Ehlibeyt sevgisini rehber edinmiş geniş halk kesimlerinin ortak İslam anlayışı olarak ülkemizde 25 milyonluk bir kitlenin inanç sisteminin adıdır. Fakat önemli bir gerçek olarak bugün Türkiye dışında Ortadoğu’da, Balkanlar’da, Kuzey Afrika’da ve dünyanın birçok yerinde Aleviler yaşamaktadırlar. Yol bir sürek bin bir şeklinde özetlenen görüşe göre kimi uygulamalarda bazı ufak tefek farklılar olsa da gidilen yol Hakk Muhammed Ali Yolu’dur, Erenlerin Kurduğu Ulu Yoldur, Kırkların Cemi’nden gelen Seyyidlerle, Dedelerle, Babalarla, Ozanlarla, Aşıklarla, Sadıklarla yaşayıp gelen Batini İslam Yolu’dur.
Temel değerlerini yaşatma konusunda bugüne kadar bir çok sıkıntıya göğüs germek zorunda kalan bu kitlenin günümüzde de çözüm bekleyen önemli problemleri vardır. Bir inanç sistemi olarak kendisine müdahale edilmeden varlığının olduğu gibi kabul edilmesini isteyen Aleviler, inançlarının gereğini rahatça yerine getirmek istemektedirler. Bu konuda başta devletten ve toplumdan beklentilerini yasal yollardan kamuoyuna duyurmuşlardır.
Hem tarihsel, hem de güncel sorunlarını çözmek için çeşitli kurum ve kuruluşlar; dernek ve vakıflar yoluyla örgütlenmeye başlayan Alevi toplumunun geleneksel yapısını koruyarak çağın koşullarına göre sorunlarına çözüm arayışlarında iletişim yollarını iyi kullanabildiklerini söylemek mümkün değildir. Bu konuda hala Alevi ve Sünni aydınlara büyük görevler düşmektedir.
Dünya inanç ailesi içinde kendi rengini, zenginliğini yeteri kadar anlatamayan bu büyük İslam inanç sisteminin yakaladığı hümanist yorumların dünya barışına ve huzuruna katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Büyük Alevi İslam filozoflarının görüş ve düşünceleri tüm dünya insanlığına bir kardeşlik ve mutluluk felsefesi mesajı verecek güçtedir. Yunus Emre, Hacı Bektaş, Mevlana, Pir Sultan Abdal gibi ozan ve düşünürlerin şiirleri, kutsal ve özlü sözleri, kitapları sadece İslam dünyasını değil aynı zamanda tüm dünya insanlığını aydınlatıp, onlara ilham verecek boyuttadır.
Alevilerin ihtiyaç duyduğu ana eksiklik ise kendilerinin yeterince tanınmaması, kendilerine yeterince kulak verilmemesi, felsefi derinliklerinin yeterince değerlendirilmemesidir. Onlar hayatlarına yön veren temel değerlerinin tüm dünya inanç sistemlerine, insanlık alemine önemli katkılar sunacağına inanmaktadırlar.
Bir gün dünyada hak ettikleri tanınmayı sağladıklarında, haksız yere itham edildikleri gerçek dışı bazı yakıştırmalardan sıyrılıp, inançlarının güzelliklerini, rahat bir şekilde tüm dünya insanlığıyla birlikte yaşamak istemektedirler. Buna canı gönülden inanmaktadırlar.
Korkut Ata (Dedem Korkut)’dan başlayarak; Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Seyyid Nesimi, Şah İsmail Hatai, Fuzuli, Yemini, Virani, Kul Himmet, Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Karac’oğlan, Dadaloğlu, Erzurumlu Emrah’a; Seyyid Battal Gazi’den, Seyyid Hüseyin Gazi, Koca Ahmet Yesevi, Ebul Vefa, Ağucan, Koca Seyyit, Mir Seyyid, Köse Seyyid, Seyyid Mencek, Hacı Bektaşı Veli, Baba Mansur, Karacaahmet Sultan, Dede Gargın, Baba İlyas, Baba İshak, Şeyh Edebali, Seyyid Mahmut Hayrani, Kureyşan, Kolu Açık Hacım Sultan, Güvenç Abdal, Şahkulu Sultan, Hubyar Sultan, Seyyid Mahmudi Ahi Keçeci Baba, Abdal Musa, Sarı İsmail, Cemal Sultan, Şah Haydar, Kumral Abdal, Üryan Baba, Piri Baba, Haydari Sultan, Hasan Dede, Budala Sultan, Seyyid Sultan Süceattin Veli, Şeyh Bedrettin, Tebrizli Şems, Ahi Evran, Kumral Abdal, Doğrul Abdal, Geyikli Baba, Abdal Musa, Sarı Saltuk, Kızıldeli Sultan, Seyyid Ali Sultan, Otman Baba, Akyazılı Sultan, Demir Baba, Hüseyin Baba, Yunus Abdal, Elmalı Baba, Sersem Ali Dedebaba, Gül Baba, Mevlana’dan; Atatürk’e, Aşık Veysel’e, Mahzuni Şerif’e, İzzettin Doğan’a; buraya yazmamıza imkan olmayan, Alevi İslam İnanç ve Kültür kimliğini temsil edip yaşatan binlerce büyük şahsiyet çıkaran Türk Milleti, Anadolu ve Rumeli halkı işini hep hoşgörüyle halletmiştir.
Zaman zaman Alevi nasıl olunur, diye sorular sorulmaktadır. Bizce; Boz atlı Hızır gibi darda kalana ulaşmadıktan sonra; Lokman Hekim gibi yaralar sarmadıktan sonra; Pir Sultan gibi haksızlığa başkaldırmadıktan sonra; Eyüp gibi zorluklara sabretmedikten sonra; gah bulut olup göğe ağmadıktan, gah yağmur olup kuruyan topraklara, gönüllere yağmadıktan sonra; Dede Korkut gibi, Köroğlu gibi, Dadaloğlu gibi soy soylayıp, boy boylayıp haksızlık yapanın haksızlığını yanına kar koymadıktan sonra; her ne olursan ol yine gel, diyen Mevlana gibi, yetmiş iki millet bize aynı görünür, diyen Hünkar Hacı Bektaşı Veli gibi, yaratılmışı hoş görürüz yaratandan ötürü, diyen Yunus Emre gibi, hoşgörülü olmadıktan sonra; Hoca Nasrettin gibi esprileriyle aslında insanı incitmeden eğitmesini bilmedikten sonra; Hallac-ı Mansur gibi, Seyyid Nesimi gibi inancı uğruna dara çekilip, canı başı dost yoluna, Ehlibeyt yoluna, doğruluk yoluna koymadıktan sonra gerçek bir Alevi olunamaz ki!
Komşusu aç yatarken kendisi tok yatan bir kişi Alevi olamaz. Yetmiş üç milleti kendisine müsahip yani kardeş bilmeyen kişi Alevi olamaz. Yurdunun, dünyanın sorunlarını sorun edinmeyen kişi Alevi olamaz. Sorumluyum ben çağımdan dik dağımdan düz ovamdan, Sömürüyü toprağımdan kovana dek yazacağım, demeyen Alevi olamaz. Alevi duyguludur, duyarlıdır. Alevi hoşgörülüdür, barışseverdir. Her canlıyı seven Alevi hiçbir canlıyı incitmez. Tüm tabiat canlılarını, tabiatın içinde olan her şeyi onu yaratan Tanrı’dan dolayı seven Alevi’ye göre can incitmek, gönül kırmak en büyük günahtır. İbadete ihtiyacı olmayan Tanrı’ya ulaşmak için gösterişten ibadet yapana iyi gözle bakmayan Alevi’ye göre, bir çocuğu yetiştirip dünyaya yararlı bir insan yapmak en büyük ibadettir. Çünkü Tanrı’nın insanların ibadetine ihtiyacı yoktur. Elbette insan huzur bulmak istiyorsa, mutlu oluyorsa kendisini yaratan Tanrı’ya her türlü, her şekilde ibadet edebilir. Buna bir diyeceği yoktur Alevi’nin. Ama Allah adına, Allah’a kulluk adına zorla insanların ibadete zorlanmasını kabul etmez Alevi. İnsanın inancı kendi özündedir. İnanç ve ibadet insanın Tanrı’yla kendi arasında olan bir etkileşimdir, buna kimse karışamaz. İnsan ister inanır, ister inanmaz; ister Tanrı’ya ibadet eder, ister etmez. Bu kimseyi ilgilendirmez, işte Alevi’nin inançlara bakışı budur. Yaratılmış hiçbir insanın bir diğerinden üstünlüğü olmadığı gibi tüm inançlar, diller, dinler bir olduğu için Alevi hiçbir insanı diğerinden ayırmaz. İnsana duyduğu sevgi, saygı, hoşgörü, anlayış onun kökenine göre değil o insanın insani özelliklerine göredir. Yeryüzünde kan döken, can alan, kalp kıran bir insan gerçek bir insan olmadığı için hangi kökenden gelirse gelsin Alevi o insan için olumlu düşünmez. Dünya insanlığına hizmet eden, barışa hizmet eden, insanların mutluluğu için çaba harcayan insan hangi dinden, hangi milletten olursa olsun Alevi için iyi bir insandır. Cennetin kimsenin tekelinde olmadığına inanan Aleviye göre insan bu dünyada cenneti ve cehennemi kazanır. Cehennemin ateşini bu dünyadan götürür insan oğlu. Ne kadar iyilik ederse, ne kadar barış sever olursa, ne kadar üretken olursa, insanlığa ne kadar faydalı olursa insan oğlu cennete o kadar yaklaşır. Zaten hurilerin doluştuğu bir ham hayal olan cennet anlayışı Alevilik’te yoktur.
Din ulusu Ahmet’i Muhtar olan Hz. Peygamber ve Hz. Ali’nin kurduğu bu yol Kuran’dan kaynağını alır. Tanrı’yı insanın özünde görür, Enel Hakk, der; dara durur. Kul hakkından arındıktan sonra, benliğini, kini ve kibrini attıktan sonra, ruhen aklanıp paklandıktan sonra, Telli Kuran olan bağlamanın eşliğinde söylenen ulu erenlerin Aleviliği yorumlayış şekilleri olan deyiş ve düvez imamlardaki manaların içinde eriyerek, her türlü kirden arınmış bir şekilde turnalar gibi semaha durur, Seyyid huzurunda, pir huzurunda, mürşit huzurunda cem olur Aleviler.
Tanrı’yla arasına bir başkasını almaya gerek duymayan Alevi’nin inanç anlayışı, İslam anlayışını da gösterir. Doğru görüp, doğru söyleyen, gönülleri birleyep, yaratılmışla yaratanı aynı evrende buluşturan coşkuya dayanan bir inanç ve ibadet anlayışı vardır; Aleviler’de, Bektaşiler’de, Mevleviler’de, Nusayriler’de. Hakk Kuran’da “ben size şah damarınızdan daha yakınım” der. Işıktan, ateşten yarattığı meleklere insana (Adem’e) secde etmelerini buyurur. Her şey ortadayken Allah’ı kurallar, yasaklar, cehennem zebanileriyle bir göstermek Allah’a en büyük ihanet değil midir?
Cem bir okuldur. Cem bir eğitim kurumudur. Cem arınma, temizlenme meydanıdır. Eğrilerin giremeyeceği cem meydanı Muhammed Mustafa’nın, İmam Ali’nin semah döndüğü yerdir. Ortaya konulan post’ta oturan Muhammed Mustafa’nın temsilcisi olan mürşit, yanında yanan çerağla aydınlığı göklerden yere indirmiş, insanı yüceltmiştir.
Cem okulunda eğitim alan canlar; can incitmezler, dedi kodu yapmazlar, kimseyi çekiştirmezler, haram yemezler, doğru yoldan ayrılmazlar, üretirler, ekin ekip başak başak sevgi dererler.
Çocukların emeklerinin sömürüldüğü, küçük yaşta ezildikleri günümüz Kapitalist çağından yüzyıllar önce büyük Alevi Velisi Ahi Evran, kurduğu Ahilik sistemiyle alın terinin önemini, üretmenin kıymetini halka anlatmış; Peyganber’in “işçilerin hakkını alınlarının teri kurumadan veriniz” hadisinde olduğu gibi çalışanan hakkını gözeten, temiz üretim, sağlam ürün esasına dayanan Ahiliği bu topraklar da olgunlaşmıştır.
Aleviler-Bektaşiler-Mevleviler-Nusayriler; Kuran’ın buyruğunda Hz. Muhammed ve Hz. Ali’nin, On İki İmamların, Kırkların, Ehlibeyet Bendelerinin, Erenlerin, Velilerin, Ozanların, Mürşitlerin kurduğu yolda yürürler.
HZ. ALİ
Hz. Ali tarihsel olarak çağın belli bir devrinde yaşayıp ölmüş bir kişi olarak görülemeyecek bir büyük, yüce kişiliktir. İstisnasız İslamiyet’i ilk kabul eden insanların başında yer alıp, İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in en çok güvendiği ve sevdiği insanların başında yer alan Hz. Ali, sadece Hz. Peygamber’in damadı veya dördüncü halife oluşuyla İslam tarihinde yerini almaz. O İslamiyet’in dünyada en çok tanınan ikinci simasıdır. Hz. Peygamber’in savaşlarında onun temel koruyucusu, sırlarını saklaması için paylaştığı sırdaşı, devlet işlerinde adaleti nedeniyle tarafsızlığına güvendiği asilzadesi, düşünce ve felsefesini taşıyıp en iyi şekilde başkalarına aktaran büyük hatip ve devlet adamı olması da onun büyüklüğünü anlatmak için yeterli sözler değildir.
Hz. Ali sadece Alevilerin, Şiilerin değil, inanan tüm samimi Müslümanlar için Velayetin yani Veliliğin ana kaynağıdır, gözesidir. Nasıl ki, Nübüvvet yani Peygamberlik Hz. Muhammed’le son bulmuş ve Hz. Peygamber kainata gönderilen son Tanrı elçisi, peygamberse; Hz. Ali de Peyganber’in en yakını olup onun tüm evrensel değerlerini kendisinde toplayıp kendisinden sonraki nesillere aktaracak Velilerin başıdır.
İslam Aleminde kutsal sayılan yol önderi, ulusu, devlet adamı olmasının yanında, başta Türkiye’de yaşayan tüm Müslümanlar özellikle Aleviler onun On İki İmamların başı olarak Hakk’ın nurunu taşıyan ve seyyidleri aracığıyla aktarıp günümüze kadar getiren en temel sembol olduğuna inanırlar.
Hz. Ali “la fete illa Ali, la seyfe illa Zülfikar” olarak İslam’ın yükselen kılıcı, “bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” diyen İslam’ın ilim deryası, “zalimin önünde eğilmeyiniz, hakkınızla birlikte şerefinizi de kaybedersiniz” diyerek İslamiyet’in onurunun adı olmuştur.
Mısır’da vali olan Malik Ejder’e yazmış olduğu tarihi mektubun da gösterdiği gibi tüm insanlar arasında ayrım yapmadan herkese eşit davranarak İslam’ın adalet terazisi olmuştur.
Nevruz yeni gün anlamında kullanılan bir kelime olmasının dışında, yeni bir mevsimin, yeni bir yaşamın başlangıcıdır da. Doğanın uyanması, toprağın canlanması, ağaçların filizlenmesi hayatın adeta yeniden başlaması anlamına gelmektedir. O yüzden birçok millette bu arada Türkler’de ve Kürtler’de de en kutsal günlerden birisi olan Nevruz’da yakılan ateşler, dağıtılan lokmalar, sütler yaşamın bereketini sembolize eder.
İşte Aleviler, Türklerin bu kadim bayramını bir başka anlamla da kutlarlar. Aleviler’e Bektaşiler’e, Mevleviler’e, Nusayriler’e yani ülkemizde Alevi İslam inancını benimseyenlere göre nevruzda yani 21 Martta Hz. Ali dünyaya gelmiş, dünyayı şereflendirmiştir. Bu evliyalar şahı, şiri Yezdan (Allah’ın arslanı) olan ve Kırklar Cemi’nde Hz. Muhammed Mustafa’ya rehberlik yapan, hayatını ve en kıymetli şeylerini emanet edebileceği yegane kişinin doğum günü, doğanın da canlandığı tarihi dönüm gününe denk gelmektedir. Bu Alevi İslam inancında olan insanlar için, tüm Müslümanlar için ve hatta tüm dünya insanlığı için çok anlamlıdır.
Hz. Ali bir varlık deryasıdır, varlık kapısıdır. Allah’ın nurunun tecelli ettiği Hz. Ali, Rahman ve Rahim olan yüce yaratıcının en kudretli ve kıymetli parçalarından birisi olarak Hakk-Muhammed-Ali üçlemesinde olduğu gibi varlığın, kainatta zuhur etmesi (açığa çıkması)dir.
Ali bereket kaynağıdır, toprağın babasıdır. Turaptır, engindir, tevazu sahibidir, alçak gönüllüdür, tüm malını fakirlerle ve halkıyla paylaşandır, servet sahibi olmayan gönül almayı, insan kazanmayı en büyük hazine sayan ulu bir din adamıdır.
İslam uğruna, doğruluk, dürüstlük uğruna, insanlık uğruna en sevdiklerinin canlarını ve nihayetinde kendi canını da zalimlerin atları altında feda ederken en şerefli insan olmayı hak eden İmam Hüseyin’in babası olan Hz. Ali, tüm Türklerin bağrında yaşattıkları bir halk kahramanı, adalet savaşcısı, eşitlik timsalidir.
Yeni bir gün dönümünde, yeni bir mevsime geçilirken dünyada da bir büyük yenilik olmuş, Hz. Ali doğmuştur. İşte Hz. Ali’nin de sırrı burada saklıdır.
Kur’an-ı Natık yani konuşan Kuran olan Hz. Ali, İslamiyet’in mesajını Peyganberden sonra en iyi yorumlayan kişi olarak her gittiği yere sevgiyi, saygıyı götürmüştür. Tüm işlerini sevgi ve saygı temelli olarak yapmış gönülleri fethetmiştir. Kendisinin yüzüne tüküren bir düşmanı affetmiş, senin davan benimleyse bu önemli değil, benim davam İslam’ın davasıdır, deyip benlikten ne kadar uzak olduğunu göstermiştir.
İslamiyet’in solmaz güneşi olan Hz. Ali yaşadığı dönemde hiç kimseyle küskün olmamıştır. Ona karşı olanlara, ona düşmanlık besleyenlere bile insanca muamele etmiştir.
Ozanlar, dedeler, babalar Hz. Ali’nin methini yüzyıllar boyunca yapmışlar ölümsüz eserlerle bunu dile getirmişlerdir. Ama Hz. Ali de bir büyük ozandı. Kendine ait bir şiir divanı vardır. O güzel söz söyleme sanatının en önemli temsilcilerinden birisi olarak bize büyük bir miras da bırakmıştır. Hz. Ali’nin fedakarlığı, azla yetinmesi, gösterişten son derece uzak olması ve halkına yakın olması onu diğer Müslüman olmayan insan toplulukların da da saygıyla anılan bir ulu zat yapmıştır.
Hz. Ali Hakk’a yürüdükten sonra onun manevi mirası yaşamaya başlamış, her geçen gün kudreti artan kimliğiyle her 21 Martlarda, Nevruzlarda tekrar tekrar doğup insanlığın bayrağını yükseltmiştir.
BUGÜN VERİLEN MÜCADELE
Tüm dünyada saygıyla karşılanan uluslar arası hukuk profesörü ve seyyid soyundan gelmesi sebebiyle şu anda tüm Türkiye’de ve dünyada Alevi toplumun önderi olan Prof. Dr. İzzettin DOĞAN ve başkanı olduğu CEM Vakfı’nın kurucuları, yöneticileri, çalışanları, şubeleriyle tüm organları, Alevilerin sorunlarını çözmek için yirmi yıldır büyük mücadeleler vermektedirler.
Prof. Dr. İzzettin DOĞAN ve CEM Vakfı Alevilerin devletten beklentilerini, sorun ve isteklerini tüm Türk ve dünya kamu oyuyla paylaşmışlar bu konuda kırmadan dökmeden çok önemli çözüm projeleri hazırlayarak devlete ve topluma sunmuşlardır.
Bugüne kadar yüzlerce cemevinin yapımına CEM Vakfı öncülük etmiştir. Binlerce söyleşi, panel, konferans ve bilimsel sempozyumlarla Alevi İslam gerçeği ve yaşanan sorunlar, çözüm önerileri milyonlarca insana aktarılmıştır. Tüm siyasi partiler ayrım yapılmaksızın ziyaret edilmiş, bu partilerin konuyla ilgili duyarlı olmaları sağlanmıştır. Devletin en üst kademesindeki insanlarla görüşülmüş barışçıl hedefler onlara bizzat anlatılmıştır.
Cem Dergisi, Cem Vakfı Yayınları, aynı zamanda CEM Vakfı yöneticilerinin öncülük ettiği Cem Radyo, Cem Televizyonu milyonlarca insana ulaşmış, Alevilerin ve Aleviliğin güncel sorunlarını, Alevi İslam’ın temel tüm değerlerini Alevisiyle Sünnisiyle tüm Türk halkına anlatılmıştır.
CEM Vakfı’nın en temel hedefi; Alevi İslam’ın devlet okullarında doyurucu ve bilimsel bir şekilde tüm öğrencilere okutulması, dedelerin kendilerini yetiştirecekleri eğitim kurumlarına kavuşmaları, özlük haklarını elde etmeleri, devlet televizyon ve radyolarında Alevilik’le ilgili doyurucu, eğitici programların yapılması, cemevlerinin yasal statülerinin tanınması, cemevlerinin yapımının bizzat devlet tarafından yapılması, Alevilik’le ilgili araştırma enstitülerinin kurulması, Üniversiteler’de bağımsız kürsülerde Alevi İslam Felsefesi’yle ilgili bölümlerin açılmasıdır.
CEM Vakfı sadece Türkiye’deki değil Balkanlar başta olmak üzere, Avrupa’ya ve dünyanın her tarafına yayılmış Alevilerin-Bektaşilerin inançla ve toplumsal yaşamla ilgili ihtiyaçlarının karşılanmasını istemektedirler.
Ayhan Aydın
GEREK İNSAN GREK BİR YURT SEVER OLARAK. YAPILAN BU HAKSIZLIGI KINIYORUM.CUMHURİYETİN BEKCİLERİ OLARAK BU AÇIKTAN SALDIRILARI KANUNLAR ÇERÇEVESİNDE KALARAK KARŞI DURMAK TÜM AYDILARIN İNSANLIK GÖREVİDİR
SİLİVRİ
Bu karayı silesiniz
Tez gidip gelesiniz
Yigitler bilesiniz
Gözümüz silivride
Özümüz silivride
İftiradır Biliyoruz
Bizlerde geliyoruz
Sabırlar diliyoruz
Gözümüz silivride
Özümüz silivride
Bunlardaki nasıl yüz
İçimize düştü köz
Sizinleyiz size söz
Gözümüz silivride
Özümüz silivride
Kelepçeler kırılacak
Yaranız sarılacak
Özgürlüge varılacak
Gözümüz silivride
Özümüz silivride
Kozmik odaya daldılar
Gizli belgeler çaldılar
Paşalar sesiz kaldılar
Gözümüz silivride
Özümüz silivride
Haksızlığı soramadı
Genel kurmay yoramadı
Askerini korumadı
Gözümüz silivride
Özümüz silivride
Aşık kemteri kurban
Bu yigitleri yorman
Hakkınızda çıktı ferman
Gözümüz silivride
Özümüz silivride
KEMTERİ