BEKTAŞİ NEFESLERİ
Takip et: @ErkanYazargan TweetBektaşi Nefesleri - Giriş | ||
Bektaşi ilahilerine "nefes" adı verilir, Nefes kelime anlamı ile soluk, yani havanın alınıp verilişi demektir. Edebiyat terimi olarak ise daha çok Bektaşi dergahlarında , özel besteler ile , saz eşliginde ve genellikle bir makam ile okunan nükteli zarif manzumelere denir.
Nefesler Erkân'dan sonra açılan muhabbet erkanı esnasında okunur.
Şekil bakımından dörtlüklerden meydana gelen nefesler, genellikle hece vezni ile yazılırırdı. Nefesler, ele alındıkları konulara göre âşıkâne, kalenderâne, felsefi veya didaktik mâhiyette hicviyye, medhiyye ve mersiye tarzıda olabilecekleri gibi, "insan-ı kâmil" hakkında veya "Oniki imam" hakkında yazılmış da olabilir. Bu gurupta yer alan nefeslerden sırf okunmak için yazılanlara "nutuk", terennüm edilmek için söylenenlere ise "nefes" denir.
Nefeslerin büyük bir kısmında İnsandan, insanın mâhiyetinden, yeryüzündeki varlıklar içinde en yüce mâhluk oluşundan, yani ilâhi bir yanı bulunuşundan bahsedilir. Bundan başka daha çok Bektâşilerin kendi tarikat , inanç ve düşünce sistemiyle ilgli temaları işleyen nefesler, diğer bir ifade işe Bektâşi tarikatına mahsus ilahilerdir. Bektâşiler bu şiirlere , Cenâb-ı Hakk'ın ilhamı ile söylendiğine inandıkları için "nefes" adını verirler.
Türk tekke edebiyatının belli başlı örneklerini meydana getiren nefeslere yeryüzünde başka bir milletin edebiyatından rastlamak mümkün degildir. Türk edebiyatının şekil ve muhteva yönünden en güzel nefesleri yunus Emre, Seyyid Nizamoğlu Seyfullah, Eşrefoğlu Rumi, Akkirmanlı Nakşi, Hatâyi, Pir Sultan Abdal, daha yakın tarihlerde ise Rıza Tevfik, Derviş Ruhullah, Samim Rıfat ve Neyzen Tevfik kolaylı gibi şairler tarafından kaleme alınmıştır.
Mehmet ali Hilmi Dedebaba gibi Bektaşi babaları tarafından kaleme alınmış güzel nefes örnekleri de mevcuttur.
İstanbul Belediye konservatuarı tarafından 1933 yılında yayınlanan Bektâşi Nefesleri dördüncü ilt giriş yazısında, Tasnif ve Tesbit Heyeti Başkanı Sayın Rauf Yektâ Bey Bektaşi âyinlerini şöyle anlatmaktadır;
"..Bektâşilerin tarikat aylinlerinin icrası sırasında (başka tarikatler gibi) halkın bulnmasına müsade etmezlerdi. Bu sebepten Bektaşi ayinlerinin ne suretle yapıldığı çok zamanlar esrarını muhafaza etmiştir. Sonraları yakın zamanlarda, sırf bir merak ve araştırma zevkiyle, Bektâşi tarikatına girenler olmuş ve bunların anlatmalarına göre, Bektâşi âyinlerinin başlıca iki kısımdan oluştğu anlaşılmıştır. Bu ayinlerin birincı kısmında önce kuran-ı Kerim ve sonra birtakım"evrâd" ve "ezkâr" okunur, Peygamberimiz Hazretlerine Salât-u Selâm getirilir, Hazreti Ali ve evlâdının ve umum Ehl-i Beyt'in adları hünerle anılır, Semâhanenin çeşitli yerlerine konulmuş olan büyük şamdanlar merasim le birer birer yakılır ve rivayete göre ruhâni bir âlem yaşanırmış. İkinci kısma sıra gelince, sırf dini ve ruhâni merasime mahsus olan sâmahaneden çıkılarak salona geçilirmiş. Artık tamamıyla bir salon hayatı ve onun gereği olan yiyip içme faslı başlarmış. Nefesler işte bu âlemin devamı müddetince mecliste hazır bulunan saz şairleri tarafından çalınıp ve onlarla beraber bütün dervişler tarafından da ciddi bir aşk ve şevk ile okunurmuş. Bu sırada vecde gelen bazı dervişlerin ayağa kalkarak hususi bir tarzda raks ettikleri de olurmuş.
Nefes'lerin besteleri incelenirse , bunların diger tarikatlara ait ilahi'lerle üslub bakımından büyük ölçüde farklı olduğu görülür. İlahiler ne kadar "mutasavvıfâane" nağmelerden oluşuyorsa , nefesler de o derece ridâne bir üslub ile bestelenmiş eserlerdir. Daha doğruu nefesler, ilahilerden ziyadeşarkılara ve özellikle halk türkülerine çok benzerler. Nefeslerin okunduğu zevk ve neş'e meclislerinde nasıl eserlerin hoşa gidecegi düşünülecek olursa nefeslerin haiz olduğu üslubun mahiyeti de kendiliginden anlaşılmış olur...
...Topladığımız Bektaşi nefeslerinden birkâç tanesi haricinde, digerlerinin kimler tarafından bestelendiğini bilen yoktur. Bektâşi şairlerinden bazıları aynı zamanda saz çalmasını da bildikleri içn sazende olan şairlerin kendi eserlerini kendilerinin bestelediklerine ihtimal verilmektedir... Bununla beraber nefesler arasında besteleri o kadar parlak olanlar vardır ki bunlar en muktedir musiki üstadlarımıza da verilse konuları ile münasip olarak daha âla bestelenemezdi..."
Bu giriş yazısının ait olduğu Ali Rıfat Çağatay, Rauf Yekta, Zekâizâde Ahmet Irsoy, Dr. Suphi Ezgi Bey'ler den oluşan "Konservatuar Tasnif Heyeti"nce büyük titizlik ile hazırlanan İstanbul Belediye Konservatuarı tarafından 1933 yılında yayınlanan Türk musikisi klasiklerinden Bektaşi Nefesleri I-II isimli bu kaynaktan yararlanarak Gürsel koçak tarafından haırlanıp yönetilen Bektaşi Nefesleri I-II isimli Cd ler kültür bakanlığının da katlılarıyla 1998 senesinde piyasaya çıkmıştır.
Şimdiye kadar kapak yazısından alıntı yaptığımız bu albümler gerçekten de bir arşiv niteligindedir.
Nefeslerin melodik yapısının sadeliği, icradaki kolaylığı ve kolektif olarak okunabilmesinden dolayı olsa gerek ki nefesler küçük usul kalıplarıyla bestelenmişlerdir. Nefeslerde büyük usul kalıplarına rastlanmaz. Çoğunlukla düyek, sofyan, devri hindi, curcuna, aksak, Bektâşi raksı, yürük semâi gibi usuller kullanılmakta olup, zincir, ağır çember, devri kebir gibi ağır ritimler görülmez.
Büyük bir Aşk ile yola bağlı olan Bektaşi canları içinde bulundukları ruh halini genelliklere şiirlere yansıtmışlardır. Bu Nefesler Erkândan sonra açılan muhabbet Erkânı esnasında icra edilir. Muhabbet Erkanı Bektaşi olmayanların da katılabilecegi bir sohbet ortamıdır. Uzun saatler sürebilen sohbetlerin arasında nefesler okunur.
Bazı Nefeslerde Bektaşilerin birtakım sırları üstü kapalı olarak anlattıkları görülmektedir.
Birçok nefes gerek söz gerek beste bakımından birer sanat eseridir. |